2012-2013 11.Sınıf Dil ve Anlatım Kitabı Cevapları 61.Sayfa / ANI ÖRNEKLERİ (Ekoyay Yayınları) 2023-2024




2012-2013 11.Sınıf Dil ve Anlatım Kitabı Cevapları 61.Sayfa / ANI ÖRNEKLERİ (Ekoyay Yayınları)



Ekleyen: DersTurkce.COM | Okunma Sayısı: 2708

SAYFA 61 - 3.ANI
HAZIRLIK
*Yaşadığımız her şeyden aynı şekilde etkilenmeyiz.Bazı olaylar ve durumlar bizi çok az etkiler veya hiç etkilemezken bazıları da bizde derin izler bırakır.Yıllar geçse de o olay veya durum hafızamızda tazeliğini korur.
*İnsan sosyal bir varlık olarak sürekli iletişimde olduğu için yaşadığı bazı olay ve durumları başkalarına anlatma, bunları paylaşma ihtiyacı duyar.
*Bir olayı yaşayan birinden dinlemek o kişinin yaşadığı olayla ilgili bilgi, gözlem ve izlenimlerini doğrudan doğrudan anlatması bakımından inandırıcıdır.
*İlginç bir anısı olan biri mutlaka vardır çevrenizde))
*Dinlediğiniz anılarda anlatıcı kahraman anlatıcı (olayı 1.derecedden yaşayan kişi) olduğu için bireysel duygu ve düşüncelerini, kendi gözlem ve izlenimlerini yansıtır.Bir olayı onu başkasından duyan birinin anlatmasıyla olayı bire bir yaşayan birinin anlatması arasında fark vardır.

1.ETKİNLİK
ANI ÖRNEKLERİ
Çanakkale Geçilmez.
10 Ağustos 1915. Conkbayırı'nı almak ve bütün boğaza hakim olmak için İngilizler 20.000 kişilik bir kuvvetle günlerce kazdıkları siperlere yerleşmişler, hücum anını bekliyorlardı. Gecenin karanlığı tamamen kalkmış, tan ağarmak üzereydi. 8. tümen komutanı ve diğer subaylarını çağırdım:
- Mutlaka düşmanı yeneceğinize inanıyorum ancak siz acele etmeyin, evvela ben ileri gideyim, size ben kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birlikte atılırsınız. Bu durumdan askerlerini de haberdar etmelerini istedim. Hücum baskın şeklinde olacaktı. Sakin adımlarla ve süzülerek düşmana 20 -30 metre yaklaştım. Binlerce askerin bulunduğu Conkbayırı'ndan ses çıkmıyordu. Dudaklar sessizce bu sıcak gecede dua ediyordu. Kontrol ettim. Kırbacımı başımın üstüne kaldırıp çevirdim ve birden aşağı indirdim. Saat 4:30 da kıyametler kopmuştu. İngilizler neye uğradıklarını şaşırmıştı. "Allah Allah" sesleri bütün cephelerde, karanlıkta gökleri yıkıyordu.
Her taraf duman içinde ve heyecan her yere hakim olmuştu. Düşmanın topçu ateşi büyük çukurlar açıyor, her tarafa şarapnel ve kurşun yağıyordu. Büyük bir şarapnel parçası tam kalbimin üzerine çarptı, sarsıldım, elimi göğsüme götürdüm, kan akmıyordu. Olayı Yarbay Servet Bey'den başka kimse görmemişti. Ona parmağımla susmasını emrettim. Çünkü vurulduğumun duyulması bütün cephelerde panik yaratabilirdi. Kalbimin üzerinde bulunan saat param parça olmuştu. O gün akşama kadar birliklerin başında daha hırslı olarak çarpmıştım. Yalnız bu şarapnel vücudumla kalbimin üzerinde aylarca gitmeyen derin bir kan lekesi bırakmıştı.
Aynı günün gecesi, yani 10 Ağustos günü, beni mutlak ölümden kurtaran ve parçalanan saatimi Ordu Komutanı Liman von Sanders Paşa' ya hatıra olarak verdim. Çok şaşırmış, heyecanlanmıştı. Kendisi de alıp cep saatini bana hediye etti. Bu hücumlarda İngilizler binlerce ölü bırakarak tamamen geri çekildi ve Çanakkale' nin geçilmeyeceğini iyice anlamış oldular.
(Alıntıdır)

ANI ÖRNEĞİ-2:
Aa sen çok oruç tutmuşsun!
Anne-babam çalıştıkları için yazları beni memleketimiz Amasya’ya bırakırlardı. Ramazan da yaza denk geliyordu. İlkokul 1 ya da 2. sınıf dönemlerimdi.
O zaman çöl sıcağı vs. gibi yakınmalar bilmezdik; ama hava gene çok sıcaktı! Her gün oruç tutmak ister sahura kalkardım; ama bir türlü sonunu getirmek kısmet olmazdı. Çünkü akrabalara emanettim ve kimse bana kıyamazdı. Her gittiğim yerde “Oruç musun?” diye sorarlardı. Evet cevabını duyunca da şöyle diyaloglar yaşanırdı: “Ne zamandır yemedin? Sabah kalktıktan beri yemedim. Acıktın mı? Evet. Aa bu saat olmuş sen çok oruç tutmuşsun!” Hiç bana sormadan sofra hazırlanır ve ben de karşı koyamaz bi güzel kahvaltımı ederdim. Öğlen olunca yine aynı diyaloglar yaşanır. Öğle yemeğini de yedirirlerdi! 1 hafta kadar sonra da artık “çocuklar sahura kalkınca oruç tutmuş sayılırlar” fikri daha mantıklı gelmeye başladığı için günler böyle devam edip giderdi. Zayıf ve çelimsiz bir çocuk olduğum halde Amasya’da geçen günlerden sonra semirmiş bir çocuk olurdum. Murat Öz

ANI ÖRNEĞİ-3
O kadar utandı ki paketi alırken elleri titriyordu
Okul Aile Birliği başkanlığı yaptığım bir dönemde okulumuzdaki fakir öğrencilerin ailelerine Ramazan nedeniyle gıda yardımında bulunmak üzere bir çalışma programı düzenledik.
Çevremizdeki hayırsever insanlardan toplayabildiğimiz kadar gıda maddesi topladık. Bunları düzenli bir şekilde paketler oluşturduk ve dağıtıma hazırladık. Fakir öğrencilerimize gizlice velilerinin iftarla teravih namazı arasında okula gelmesini söyledik. Dağıtımlarımız devam ediyordu ki bir ara kimse kalmadı, ben de hava almak için dışarı çıkmıştım. Bir velinin okulun etrafında dolaştığını, bir türlü içeri gelmediğini gördüm. Hemen kestirmeden önüne çıktım ve birisini mi aradığını sordum. Mahçup, utangaç bir ses tonuyla bana toplantı için okuldan çağrıldığını söyledi. O saat de toplantı olmadığını bildiğim için gıda yardımı almaya geldiğini anladım. “Sizi ben çağırdım.” diyerek içeri götürdüm ve eline gıda paketini uzattım. Fakat o kadar utandı ki paketi alırken elleri titriyordu ve gözleri doldu. Paketi aldı ve birisi görecek mi diye hızlı hızlı adımlarla hiç sağa sola bakmadan karanlıkta kayboldu. Bu olay beni çok etkiledi. Her Ramazan ayında unutamayacağım bir olaydı.

ANI ÖRNEĞİ-4
HİLMİ YAVUZ'DAN YAHYA KEMAL ANISI:
İlk gençlik yıllarımızda İstiklal Caddesi'nde (o yıllarda şimdiki gibi omuz vurup geçenler ya da çantalarını savurarak yürüyenler henüz yoktu o caddede! Ve özür dileme unutulmamıştı!) yeniyetme 'aylak adamlar' olarak bir aşağı bir yukarı gezinirken, Tokatlıyan Oteli kahvesinin Cadde-i Kebir'e bakan büyük ve yekpare camlı vitrininde, Üstad'ı görmüştüm birkaç kez. Tıpkı şimdi Yıldız'a taşınmış olan heykelinde göründüğü gibi, iki eliyle bastonuna dayanmış, dalgın, önünden geçenleri seyrediyor gibiydi...
Elbette, Üstad'la tanışmam sözkonusu değildi. Şiirlerinin tümünü neredeyse ezbere okuyabilecek kertede hayranlık duyduğumdan olmalı, o büyük ve yekpare camlı vitrinin önünden geçerken, Üstad orada olsun ya da olmasın, tuhaf bir yürek çarpıntısı hissettiğimi hatırlıyorum. Şiir yazmayı öğrenmeye çalışan bir yeniyetmenin, büyük bir şairin bu kadar yakınından geçmesi! Aramızda o büyük ve yekpare cam vardı sadece...
Bu anılarla okuduğumuz metinde, anlatıcılar kahraman anlatıcıdır ve olaylar "ben" etrafında şekillnmiştir.Açık sade ve içten bir anlatımları vardır.Olaylar olduğu gibi çarpıtılmadan, abartılmadan yansıtılmıştır.İçerik olarak hepsi farklıdır.Hepsinde anlatıcıların yaşadığı farklı olaylar anlatılmıştır.1.anı Çanakkale Savaşı ile ilgili , 2.ve 3. Ramazan ayıyla ilgilidir, 4.de ise Hilmi Yavuz'un Yahya Kemal'le karşılaşmaları anlatılmıştır.

*Beğendiğiniz anıyı okuyup neden beğendiğinizi belirtiniz.
1 - Yaşanmakta olanı değil, yaşanmış bir konuyu anlatır.
2 - İnsan belleğinde iz bırakan olay ve olguları anlatır
3 - Tarihsel gerçeklerin öğrenilmesine katkı yaptığı için tarihçilere ışık tutar.
4 - Tanınmış, bilim, sanat ve politika adamlarının yaşamlarını çalışma ve araştırmalarını anlatır.
5 - Yazarın unutulmasını istemediği gerçekleri kalıcı kılar.
6 - Geçmiş birinci kişinin ağzından kişisel yargılar ve yorumlarla verilir.
7-Yazar her türlü kaynaktan yararlanabilir.
8-Anlatıcı yazarın kendisidir.
9-Açık sade içten bir anlatımı vardır.

2.ETKİNLİK
*Yazarın kendisidir.(kahraman anlatıcı)
*Anlatıcı olaya tanıklık etmiştir.Olay Atatürk'ün çevresinde gelişmektedir.

3.ETKİNLİK
Anlatıcı olayı inandırıcı kılmak için kendi bilgi ve izlenimlerini doğrudan doğrudan anlatmıştır.
Anılar objektif eserlerdir ve dönemle ilgili belge biteliği taşır.Bunun olabilmesi için de yazarın anlattıklarını kanıtlaması gerekir.

4.ETKİNLİK
Salih Bozok'un anlattıkları bir belge niteliği taşıyor.Çünkü yaşanılan dönemi kendi bilgi, gözlem ve izlenimlerine bağlı kalarak objektif bir şekilde anlatmıştır.

 




 Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece dersturkce.com'a aittir. Sitemizde yer alan dosya ve içeriklerin telif hakları dosya ve içerik gönderenlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Telif hakkına sahip olan dosyaları lütfen iletişim bölümünden bize bildiriniz. Dosya 72 saat içerisinde siteden kaldırılır.Telif Hakkı Hakkında|Editör, ziyaretçi ya da üyelerimiz tarafından eklenen hiç bir içerikten dersturkce.com sorumlu değildir.İLETİŞİM:dersturkcem@gmail.com
Sitemiz hiçbir şekilde kar amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.