Halide Edip ADIVAR, Orhan Veli KANIK Necip Fazıl KISAKÜREK, Cengiz AYTMATOV Hayatı ve Eserleri 2023-2024




Halide Edip ADIVAR, Orhan Veli KANIK Necip Fazıl KISAKÜREK, Cengiz AYTMATOV Hayatı ve Eserleri



Ekleyen: DT | Okunma Sayısı: 890

Cengiz Aytmatov’un Hayatı ve Esrleri

  • 12 Aralık 1928’de Kırgızistan’ın Talas Eyaleti ‘ne bağlı Şeker Köyü’nde hayat gözlerini açtı.
  • Bişkek’de yer alan  Veteriner Fakültesi’nden mezun oldu.
  • Yazarlığa 1952′ de başlayan Aytmatov, 1959 yılında Kırgız Pravdası gazetesinde muhabir oldu.
  • Povesti Gori Stepey (Dağlar ve Steplerden Masallar) isimli hikaye kitabıyla büyük ses getirdi.
  • Povesti Gori Stepey , 1963 yılında düzenlenen Lenin Ödülü’ne lâyık görüldü. Aldığı bu ödülün önemli bir yanı daha vardı o da  en genç Lenin Ödüllü yazar olmasıydı.
  • Cengiz Aytmatov yapıtlarını, Kırgızca ve Rusça olarak kaleme aldı. Yapıtlarının  çoğunda konu/tema olarak aşk, dostluk, savaş döneminin acıları ve kahramanlıkları ile Kırgız gençliğinin gelenek ve göreneklerine bağlılığını seçti.
  • Kırgız yazar Cengiz Aytmatov, milletinin (Türkler/Kırgızlar) tarih boyunca kazandığı sosyal, kültürel, ahlaki, edebi, askeri yani bütün maddi ve manevi değerlerini eserlerine çok güzel bir şekilde yansıtmıştır.
  •  Aytmatov, yaşadığı coğrafyanın insanının tarih içinde kazanmış olduğu değerleri, yaşanılan acılarını, kazanılan kahramanlıklarını, el edilen tecrübelerini yazıya döküp bu değerleri ölümsüzleştirmiştir.
  • Halkının içinde bulunduğu sıkıntılı durumları yapıtlarında en güzel şekilde ifade etmiş, bu sıkıntıların çözümlerine dair bazı  ipuçları göstermiş, eserlerinde kendi ifadesi ile ‘tipik insan’ı ortaya koymaya çalışmış bir yazardır.

Devamı;

  • Hikayelerinde milletinin ortak olan milli hafızaya ait efsane, destan, masal, hikaye ve türküleri ve bunların meydana geldiği şartları, ardındaki öyküleri, insanları kullanırken, Kırgız Türk kültürünü, psikolojisiyle, duyuş ve anlayış tarzıyla, maddi manevi zenginliğiyle o kültürü bina edenlerin evlatlarına yeniden hatırlatmaya çalıştı.
  • Aytmatov  hikayelerinde halkının (Kırgızlar/Türkler) değerlerini, sıkıntılarını, varsa onun içindeki çürümeyi anlatan yazarın en belirgin özelliği, özüne (Köküne, atalarına) bağlılık, kendinden, halkından, coğrafyasından haberdar olma olarak kendini gösteriyor.
  • Aytmatov’un yapıtları Türkçe’nin yanı sıra 150’den fazla dile tercüme edilmiştir.
  • 1958 yılında  Kırgız Yazarlar Birliği Prezidyumu üyeliğine, 1962 yılında da Kırgız Sinematografi İşçileri Birliği birinci sekreterliğine başladı.
  • 1966 yılında  SSCB Yüksek Sovyet’i üyeliğine seçilen ünlü yazar daha sonraları da 1967 yılında SSCB Yazarlar Birliği Yürütme Kurulu üyesi olan oldu.
  • 1968’deyılına gelindiğinde ise  Sovyet Devlet Edebiyat Ödülü’nüne layık görüldü.
  • Hayatının son dönemlerinde siyasete  atılan Cengiz Aytmatov, Kırgızistan Meclisi’nde Talas Bölgesi Milletvekilliği yaptı. Ayrıca yanı Kırgızistan ‘ın Benelux Devletleri büyükelçiliğini de yapmaktadır.
  • Uluslararası Cengiz Aytmatov Vakfı Onur Başkanlığı’nın beraberinde ayrıca  “Diyalog Avrasya” dergisinin yayın kurulu üyeliğini de yapan Aytmatov, uluslararası diyalog çalışmalarıyla da dünya da genişçe tanınmaktadır.
  • Cengiz Aytmatov, böbrek yetmezliğinden dolayı  tedavi gördüğü Almanya’nın Nünberg kentindeki hastanede 10 Haziran 2008 günü hayata gözlerini kapadı.
  • Kırgızistan’da 2008 yılı, Cengiz Aytmatov yılı ilan edilmişti.
  • Cengiz Aytmatov’un Eserleri
  •  Zorlu Geçit
  • Yüzyüze
  • Cemile (Kırgız Türkçesi )
  • İlk Öğretmenim
  • Dağlar ve Steplerden Masallar
  • Elveda, Gülsarı
  • Beyaz Gemi
  • Selvi Boylum Al Yazmalım
  • Fuji-Yama
  • Gün Olur Asra Bedel
  • Darağacı – Disi kurdun Rüyalari
  • Toprak Ana
  • Cengiz Han’a Küsen bulut
  • Çocukluğum
  • Kırmızı Elma

Orhan Veli Kanık Hayatı ve Eserleri

Orhan Veli Kanık Ne Zaman ve Nerede Doğdu:

  • Orhan Veli Kanık 1914 Yılında İstanbul’da  dünyaya geldi.
  • 1950 yılında hayatını kaybetti. Ankara da belediyenin açtığı çukura düşerek yaralanan Orhan Veli iki gün sonra beyin kanamasından İstanbul’da vefat etti.

Uyuşamayız yollarımız ayrı;
Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi;
Senin yiyeceğin, kalaylı
kapta;
Benimki aslan ağzında;
Sen aşk rüyası görürsün, ben kemik.
Ama seninki de kolay değil, kardeşim;
Kolay değil hani,
Böyle kuyruk sallamak tanrının günü…

Orhan Veli Edebi kişiliği ve Sanatı:

  • 1941’de çıkardıkları (Okyay Rıfat ve M. Cevdet Anday’la) Garip dergisinin ön sözünde uyak, ölçü gibi biçimsel şekilsel ölçülere karşı çıkarak biçim kaygısı gütmeden günlük hayatın, sokağın konularını şiire taşımışlardır.
  • Şiiri sadeleştirmiştir.(Söz sanatları ve mecazlı anlatımı şiirden atarak)
  • Eski şiir anlayışı ile yeni şiir anlayışını birbirinden keskin çizgilerle ayırmıştır.
  • Alelade, sıradan konuşmalar, sokaktan, bizden kişiler şiirin konularını oluşturur.
  • Halkdline ait sözcükleri şiire taşımıştır (nasır, ayakkabı…)
  • Sürrealist akımın Türk edebiyatındaki temsilcisidir.
  • Kendine has dili ve şiir anlayışı ile GARİPakımının kurucusudur.

Orhan Veli’nin Şiire Getirdiği İlkeler:

  • Ölçüyü bir kenara atıp serbest tarzda şiir yazmak.
  • Kafiye şiir için şart değil. Kafiyesiz de pek ala şiir olur.
  • Şairane duygulardan ziyade günlük bir insanın duyguları şiirdedir.
  • Günlük hayatın içinde, sıradan insanlar, olaylar şiirde geçer.

Orhan Velinin Eserleri:

Şiir kitapları

  • Garip (1941, Resimli Ay Matbaası)
  • Vazgeçemediğim (1945, Marmara Yayınevi)
  • Destan Gibi (1946, Ölmez Eserler Yayını)
  • Yenisi (1947, İnkılâp Yayınevi)
  • Karşı (1949, Güney Matbaacılık ve Gazetecilik)
  • Bütün Şiirleri (1951, Varlık Yayınları)

Hikâye/Şiir

  • Nasreddin Hoca Hikâyeleri (1949, Doğan Kardeş Yayınları)

Yazılar

  • Nesir Yazıları (1953, Varlık Yayınları)
  • Edebiyat Dünyamız (1975, Bilgi Yayınları. Hazırlayan: Asım Bezirci)
  • Bütün Yazıları (1982, Can Yayınları)

Çeviri

  • Bir Kapı Ya Açık Durmalı Ya Kapalı, Alfred de Musset (1943, Maarif Basımevi)
  • Barbarine, Alfred de Musset (1944, Maarif Basımevi)
  • Scapin’in Dolapları, Molière (1944, Maarif Basımevi)
  • Versailles Tûluatı, Molière (1944, Maarif Basımevi, Azra Erhat’la birlikte)
  • Sicilyalı Yahut Resimli Muhabbet, Molière (1944, Maarif Basımevi)
  • Tartuffe, Molière (1944, Maarif Basımevi)
  • Üç Hikâye, Nikolay Gogol (1945, Alaaddin Kıral Basımevi, Erol Güney’le birlikte)
  • Turcaret, Alain Rene Lesage (1946, Milli Eğitim Basımevi)
  • Fransız Şiir Antolojisi, (1947, Varlık Yayınevi)
  • La Fontaine’in Masalları, La Fontaine (1948, Doğan Kardeş Yayınları)

Necip Fazıl Kısakürek Hayatı ve Eserleri

Ahmet Necip Fazıl Kısakürek, 26 Mayıs 1904 günü İstanbul’da doğdu. Babası Abdülbaki Fazıl Bey, annesi ise Mediha Hanım’dır. Necip Fazıl Kısakürek, 25 Mayıs 1983’te vefat etti.  

Necip Fazıl Kısakürek Felsefesi

1945’ten sonra örgütlenme yolunda önemli gelişmeler gösteren gelenekçi, tutucu çevrelerin değer saydığı konuları işleyerek, tarihsel ilerleme bilincine aykırı doğrultuda yazıları, kitaplarıyla çağdaş düşünce verilerinin dışında kalan
yazarlar arasına katıldı.
Halk şiirinin kuruluş özellikleriyle, XX. Yüzyıl Fransız şiirinin getirdiği değişik olanakları kaynaştırmaya çalışır. Hece ölçüsünü, ölçünün tek düzeliğini aşan, söyleyiş ustalıkları içinde yaşama bağlı çeşitli izlenimleri, çağdaş insana ters düşmeyen duyarlıklarıyla işler.
   Giderek, dönemin kimi edebiyat tarihçilerinin de belirttikleri gibi, Nazım Hikmet şiirinin dışa yönelen, insanı doğa ve toplum yasaları önünde tüm gerçekliği ile kavrama özelliğine karşılık, başkaldırısında bile yenik düştüğünü kabul eden, yenildikçe de mistik çarelere başvuran içe dönük bir özellik gösterir. Senfoni’lerinden sonra bu eğilimi gittikçe ağır basar; kalıplaşmış bir dünya görüşünün kaçınılmaz sonucu olarak kendi kendini tekrarlamaktan kurtulamaz.

Necip  Fazıl Kısakürek Edebi Kişiliği

  • Halk şiiri geleneğinden yola çıkan şair, hece ölçüsünü kullanmıştır.
  • Şiirleri biçim bakımından kusursuzdur.
  • Cumhuriyet Dönemi Türk şiirinin “mistik şairi”dir.
  • Felsefeye olan ilgisiyle şiirde mistik bir anlayış ve duyuşa yönelmiştir.
  • Şiirlerinde sürekli bir arayış içinde olan modern insanın arayışı ve huzursuzlukları yer alır.
  • Şiirlerinde esrarlı iç âlemini, felsefi görüşlerini; etkileyici bir anlatım, temiz ve berrak bir Türkçeyle dile getirmiştir.
  • İlk şiir kitabı “Örümcek Ağı” büyük bir beğeniyle karşılanmıştır. Bu yapıttaki şiirlerinde eşyanın ve insanın bilinmeyen iç yüzünü hissettiren, ıstırabın temsilcisi olan bir şairdir.
  • Ona göre toplum kandırılmıştı ve uyarılması gerekiyordu. Bu uyarıları eserlerinde görmek mümkün.

Necip Fazıl Kısakürek Eserleri:

Örümcek Ağı (1925)
Kaldırımlar (1928)
Ben ve Ötesi (1932)
Birkaç Hikâye Birkaç Tahlil (1933
Tohum (1935)
Beklenen (1937)
Bir Adam Yaratmak (1938)
Künye (1938)
Sabır Taşı (1940)
Namık Kemâl (1940)
Çerçeve (1940)
Para (1942)
Vatan Şairi Nâmık Kemâl (1944)
Müdafaa (1946)
Halkadan Pırıltılar (Veliler Ordusundan) (1948)
Nam (1949)
Çöle İnen Nur (İzinsiz Baskı) (1950)
101 Hadis (Büyük Doğu’nun 1951’de verdiği ek) (1951)
Maskenizi Yırtıyorum (1953)
Sonsuzluk Kervanı (1955)
Cinnet Mustatili (Yılanlı Kuyudan) (1955)
Mektubat’tan Seçmeler (1956)
At’a Senfoni (1958)
Büyük Doğu’ya DOĞRU (İdeolocya Örgüsü) (1959)
Altun Halka (Silsile) (1960)
O ki O Yüzden Varız (Çöle İnen Nur) (1961)
Çile (1962)
Her Cephesiyle Komünizm (1962)
Türkiye’de Komünizm ve Köy Enstitüleri (1962)
Ahşap Konak (Büyük Doğu’nun 1964’te verdiği ek) (1964)
Reis Bey (1964)
Siyah Pelerinli Adam (Büyük Doğu’nun 1964’te verdiği ek) (1964)
Hazret (1964)
İman ve Aksiyon (1964)
Ruh Burkuntularından Hikâyeler (1965)
Büyük Kapı (O ve Ben) (1965)
Ulu Hakan II. Abdülhamid Han (1965)
Bir Pırıltı Binbir Işık (1965)
Tarih Boyunca Büyük Mazlumlar I (1966)
Tarih Boyunca Büyük Mazlumlar II (1966)
Büyük Kapı’ya ek (Başbuğ Velilerden) (1966)
İki Hitabe: Ayasofya / Mehmetçik (1966)
El Mevahibü’l Ledüniyye (1967)
Vahidüddin (1968)
İdeolocya Örgüsü (1968)
Türkiye’nin Manzarası (1968)
Tanrı Kulundan Dinlediklerim I (1968)
Tanrı Kulundan Dinlediklerim II (1968)
Peygamber Halkası (1968)
1001 Çerçeve 1 (1968)
1001 Çerçeve 2 (1968)
1001 Çerçeve 3 (1968)
1001 Çerçeve 4 (1968)
1001 Çerçeve 5 (1968)
Piyeslerim(Ulu Hakan/Yunus Emre/S. P. Adam) (1969)
Müdafaalarım (1969)
Son Devrin Din Mazlumları (1969)
Sosyalizm Komünizm ve İnsanlık (1969)
Şiirlerim (1969)
Benim Gözümde Menderes (1970)
Yeniçeri (1970)
Kanlı Sarık (1970)
Hikâyelerim (1970)
Nur Harmanı (1970)
Reşahat (1971)
Senaryo Romanları (1972)
Moskof (1973)
Hazret (1973)
Esselâm (1973)

Eserleri Devamı

Hac (1973)
Çile (Nihaî Tertib) (1974)
Rabıta (1974)
Başbuğ Velilerden 33 (Altun Silsile) (1974)
O ve Ben (1974)
Bâbıâli (1975)
Hitabeler (1975)
Mukaddes Emanet (1976)
İhtilal (1976)
Sahte Kahramanlar (1976)
Veliler Ordusundan 333 (Halkadan Pırıltılar) (1976)
Rapor 1 (1976)
Rapor 2 (1976)
Yolumuz, Halimiz, Çaremiz (1977)
Rapor 3 (1977)
İbrahim Ethem (1978)
DOĞRU Yolun Sapık Kolları (1978)
Rapor 4 (1979)
Rapor 5 (1979)
Rapor 6 (1979)
Aynadaki Yalan (1980)
Rapor 7 (1980)
Rapor 8 (1980)
Rapor 9 (1980)
Rapor 10 (1980)
Rapor 11 (1980)
Rapor 12 (1980)
Rapor 13 (1980)
İman ve İslâm Atlası (1981)
Batı Tefekkürü ve İslâm Tasavvufu (1982)
Tasavvuf Bahçeleri (1983)
Kafa Kâğıdı (1984)
Hesaplaşma (1985)
Dünya Bir İnkılâp Bekliyor (1985)
Mümin (1986)
Öfke Ve Hiciv (1988)
Çerçeve 2 (1990)
Konuşmalar (1990)
Başmakalelerim 1 (1990)
Çerçeve 3 (1991)
Hücum Ve Polemik (1992)
Başmakalelerim 2 (1995)
Başmakalelerim 3 (1995)
Çerçeve 4 (1996)
Edebiyat Mahkemeleri (1997)
Çerçeve 5 (1998)
Hâdiselerin Muhasebesi 1 (1999)
Püf Noktası (2000)
Hâdiselerin Muhasebesi 1 (1999)
Püf Noktası (2000)
Bekleyen
Bayram

 

Halide Edip Adıvar Hayatı ve Eserleri

 

Türk romancı. Siyasal alanda da etkinlik göstermiştir.

 

İstanbul'da doğdu. Kimi kaynaklara göre doğum yılı 1884'tür. İngiliz terbiyesiyle yetişmesini isteyen babası onu Üsküdar Amerikan Kız Koleji'nde okuttu. Orada Rıza Tevfik'den (Bölükbaşı) Fransız edebiyatı dersleri aldı ve Doğu'nun mistik edebiyatını dinledi. Sonradan evlendiği Salih Zeki'den de matematik dersleri alıyordu. Koleji 1901'de bitirdi. 1908'de gazetelere yazmaya başladığı kadın haklarıyla ilgili yazılardan ötürü gericilerin düşmanlığını kazandı. 31 Mart Ayaklanması'nda bir süre için Mısır'a kaçmak zorunda kaldı.1909'dan sonra eğitim alanında görev alarak öğretmenlik, müfettişlik yaptı. Balkan Savaşı yıllarında hastanelerde çalıştı. Gerek bu çalışmaları, gerekse müfettişliği sırasında İstanbul semtlerini dolaşması, ona çeşitli kesimlerden insanları tanıma fırsatını verdi. 1919'da Sultanahmet Meydanı'nda, İzmir'in işgalini protesto mitinginde yaptığı etkili konuşma ünlüdür. 1920'de Anadolu'ya kaçarak Kurtuluş Savaşı'na katıldı.

 

 

Kendisine önce onbaşı, sonra da üstçavuş rütbesi verildi. Savaşı izleyen yıllarda Cumhuriyet Halk Fırkası ve Atatürk ile siyasal görüş ayrılığına düştü. 1917'de evlenmiş olduğu ikinci kocası Adnan Adıvar ile birlikte Türkiye'den ayrıldı. 1939'a kadar dış ülkelerde ya şadı. O yıllarda konferanslar vermek üzere Amerika'ya ve Mohandas Gandi tarafından Hindistan'a çağrıldı. 1939'da İstanbul'a dönen Adıvar 1940'ta İstanbul Üniversitesi'nde İngiliz Filolojisi Kürsüsü başkanı oldu, 1950'de Demokrat Parti listesinden bağımsız milletvekili seçildi. 1954'te istifa ederek evine çekilmiş ve 1964'te ölmüştür.

 

Adıvar'ın Seviye Talip (1910), Handan (1912) ve Son Eseri (1913) gibi ilk romanları aşk öyküleri anlatan yapıtlardır. Yazar kahramanlarını yakıp yıkan bir sevgiyi dile getirmek istediği için kişilerin iç dünyasına yönelir ve bu sevginin zamanla bir tutkuya dönüşmesini sergiler. Bu yapıtların önemli özelliğini, birbirine benzeyen ve ondan önceki Türk romanlarında bulunmayan kadın kahramanlarda aramak doğru olur. Yazarın asıl amacı kadın

kahramanların kişiliklerini erkeklerin gözüyle değerlendirmek olduğu için, romanlarının anlatıcısı olarak bu kadınlara âşık erkekleri seçer ve fırtınalı bir aşk öyküsünü onların anı defterlerinden ya da mektuplarından anlatır. Erkek (bazen kadın da) evli olduğu için, kaçınılması olanaksız bir iç çatışma, romanların moral sorununu oluşturur ve roman ya kadının ya da erkeğin ölümüyle biter. Adıvar'ın, biraz kendi olduğunu iddia edilen bu kadın kahramanları, yazarın o dönemde ideal saydığı Türk kadınını temsil ederler. Seviye Talipler, Handanlar, Kâmuranlar her şeyden önce güçlü kişiliği olan, haklarını savunan, Batı terbiyesi almış, ama Batılılaşmayı giyim kuşamda aramayan, resim ya da müzik gibi bir sanat alanında yetenek sahibi, yabancı dil bilir, kültürlü ve çekici kadınlardır.

 

Adıvar 1910 yıllarında Ziya Gökalp, Yusuf Akçura ve Ahmet Ağaoğlu ile birlikte Türk Ocağı'nda çalışmaya başladıktan sonra yazdığı Yeni Turan adlı romanında (1912) yurt sorunlarına eğilir. II. Meşrutiyet döneminde geçen bu ütopik romanda, Yeni Turan adlı idealist bir partinin program ve çalışmalarını anlatırken yeni bir Türkiye'nin hangi sağlam temellere oturtulması gerektiği hakkında o zamanki görüşlerini açıklamak fırsatını bulur. Ateşten Gömlek (1922) ve Vurun Kahpeye (1923) romanlarında Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu'da tanık olduğu olayları, direnişleri, kahramanlıkları, ihanetleri anlatırken kendi gözlemlerinden yararlandığı için daha gerçekçidir. Bununla birlikte, bir aşk sorununun aşıldığı bu yapıtlarda da yüceltilmiş kadın kahraman yerini korur. Ancak şimdi, yine olağan dışı bu kadın, öncekiler gibi bireysel sorunlarla sarsılan kültürlü bir sanatçı olarak değil, milli dava peşinde erdemlerini kanıtlayan ya da Anadolu'da düşmana karşı savaşan bir yurtsever olarak çıkar karşımıza.

 

Adıvar'ın ilk yapıtlarında Türk okuruna sunduğu bir yenilik yarattığı bu kadın imgesidir. Bu imge toplumda birbirine karşıt olarak algılanan değerleri uzlaştırdığı için önemliydi. Osmanlı -İslam geleneklerine göre ev kadını olarak yetiştirilmiş basit ve cahil kadın, o dönemin aydın kesiminin gözünde geri kalmış bir uygarlığın simgesi gibiydi. Öte yandan Batılılaşmış "asrî" kadın da köklerinden kopmuş, değerlerini şaşırmış, namus anlayışı kuşku

uyandıran bir kadındı. Adıvar'ın kahramanları işte bu çelişkiyi kendilerinde uzlaştırmakla bir özleme cevap veriyorlardı. Çünkü bunlar hem Batılılaşmış hem de milli değerlerine bağlı kalmış, hem serbest hem de namus konusunda çok titiz, ahlakı sağlam kadınlardı. Gerektiğinde bir erkek gibi spor yapan, ata binen bu kadınlar üstelik dişiliklerini de korumayı başarmışlardır.

 

Adıvar'ın en ünlü romanı Sinekli Bakkal'da (1936) ileri bir adım attığını, yeni bir aşamaya vardığını görürüz. İlk romanlarının olay örgüsü bir iki kişi arasındaki bireysel ilişkilere bağlı olarak gelişirken, II. Abdülhamid dönemindeki Türk toplumunun panoramik bir tablosunu sergileyen Sinekli Bakkal'ın olay örgüsü siyasal, düşsel, toplumsal sorunlarla örülmüş olarak gelişir. Romanın okuru en çok çeken yönü de fakir kenar mahallesi,

zengin konakları ve saray çevresiyle II. Abdülhamid zamanının İstanbul'u anlatmasıdır. Ne var ki yazarın amacı bir dönemin Türk toplumunu yansıtmak değildir yalnızca. Bu felsefi romanda çevrelerin bir işlevi de belli değerlerin temsilcisi olmaktır. Sinekli Bakkal mahallesi gelenekleri ve insancıl değerleri sürdüren halk

kesimini; Genç Türkler'den Hilmi ve a rkadaşları devrimci aydınları; saray çevresi ise, yozlaşmış yönetici kesimi temsil eder. Roman iki kısma ayrılmıştır. Birinci kısmın ana teması Abdülhamid'in istibdat idaresi karşısında şiddete başvurarak devrim yapmanın geçerliliği sorunudur. Gerçi Adıvar içtenlikle ezilen halktan yanadır, ama gelenekçiliği ve savunduğu mistik dünya görüşü şiddete başvurarak devrim yapmayı onaylamasına izin vermez. Romanda II. Meşrutiyet'in ilanı "asırların kurduğu müesseselerin köklerini" söken, "içtimaî ve siyasî nizam ve

intizamı" altüst eden bir devrim olarak nitelenir. Doğru tutum Mevlevî tarikatından Vehbi Dede'nin yaptığı gibi "herhangi bir hayat fırtınasını sükûnetle seyretmek"tir. Yazar devrimden değil evrimden yanadır. Romanın ikinci kısmında yozlaşmış saray çevresi sergilenirken ana tema olarak Rabia ile Peregrini ilişkisi gelişir ve evlilikle son bulur. Bu evliliğin simgesel anlamı Batı ile Doğu'nun bileşimi olarak yorumlanmıştır. Ama Peregrini'nin "öyle

basit ve insanî ananeler" dediği geleneklere bağlı Sinekli Bakkal mahallesindeki cemaat yaşamına hayran olması, Müslümanlık'ı kabul ederek Rabia ile evlenmesi ve mahalleye yerleşmesi, daha çok Doğu değerlerinin üstünlüğüne işaret sayılmaktadır. Ne var ki yazar, Rabia ile Peregrini'nin sevişip evlenmelerine inandırıcı bir hava verememiştir. Farkedilir ki, olaylar yazarın kafasındaki bir görüşü dile getirmek için tertiplenmekte ve Doğulu kadın ile Batılı erkek yazarın tezi gereği seviştirilip evlendirilmektedirler. Birinci kısımda olay örgüsünün doğal gelişimi, farklı dünya görüşlerine sahip kişiler arasındaki çatışmadan doğan gerilim ve dramatik sahneler, ikinci kısımda yerlerini, zorlama izlenimi veren bir ilişkiye ve saray çevresinin tanıtılmasına bırakınca romanın

sanatsal düzeyi düşer.

 

1943'te CHP Ödülü'nü alan Sinekli Bakkal Türkiye'de en çok baskı yapan roman olmuştur. Sinekli Bakkal'ı izleyen romanların ise yazarın ününe katkıda bulunacak nitelikte oldukları söylenemez.

 

Adıvar çeşitli alanlarda etkinlik göstermiş, siyasal ve toplumsal konularda da hem Türkçe, hem İngilizce kitaplar yazmış, İngilizce'den Türkçe'ye çeviriler yapmıştır. Zamanının dış ülkelerde en çok tanınan Türk yazarı olmuştur. Yapıtlarından kimileri İngiliz, Fransız, Alman, Rus, Macar, Fin, Urdu, Sırp, Portekiz dillerine çevrilmiştir.

ESERLERİ:

 

Roman: Heyula, 1909; Raik'in Annesi, 1909; Seviye Talip, 1910; Handan, 1912; Yeni Turan, 1912; Son Eseri, 1913; Mev'ud Hüküm, 1918; Ateşten Gömlek, 1923; Vurun Kahpeye, 1923; Kalb Ağrısı, 1924; Zeyno'nun Oğlu, 1928; Sinekli Bakkal, 1936; Yolpalas Cinayeti, 1937; Tatarcık, 1939; Sonsuz Panayır, 1946; Döner Ayna, 1954; Akile Hanım Sokağı, 1958; Kerim Ustanın Oğlu, 1958; Sevda Sokağı Komedyası, 1959; Çaresaz, 1961; Hayat Parçaları, 1963;

 

Öykü: Harap Mabetler, 1911; Dağa Çıkan Kurt, 1922; Kubbede Kalan Hoş Seda, (ö.s) 1974; Oyun: Kenan Çobanları, 1916; Maske ve Ruh, 1945;

 

Anı: Türkün Ateşle İmtihanı, 1962; Mor Salkımlı Ev, 1963; Diğer Yapıtlar: Talim ve Terbiye, 1911; Turkey Faces West, 1930; Conflict of East and West in Turkey, 1935; Inside India, 1937; Türkiye'de Şark-Garp ve Amerikan Tesisleri, 1955; İngiliz Edebiyat Tarihi, 3 cilt, 1940-1949; Doktor Abdülhak Adnan Adıvar, 1956





 Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece dersturkce.com'a aittir. Sitemizde yer alan dosya ve içeriklerin telif hakları dosya ve içerik gönderenlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Telif hakkına sahip olan dosyaları lütfen iletişim bölümünden bize bildiriniz. Dosya 72 saat içerisinde siteden kaldırılır.Telif Hakkı Hakkında|Editör, ziyaretçi ya da üyelerimiz tarafından eklenen hiç bir içerikten dersturkce.com sorumlu değildir.İLETİŞİM:dersturkcem@gmail.com
Sitemiz hiçbir şekilde kar amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.