7.Sınıf TAHTA BİSİKLET Metni Oku (Yazı Hali) 2023-2024




7.Sınıf TAHTA BİSİKLET Metni Oku (Yazı Hali)



Ekleyen: DT | Okunma Sayısı: 1839

Metni, noktalama işaretlerine dikkat ederek sesli okuyunuz.

 

TAHTA BİSİKLET

 
03.03.2000
Canım Oğlum,
Yıllarca önce senin de yazları severek gittiğin kasabada yaşıyorduk.
Babamın küçük bir tatlıcı dükkânı vardı. Annem, evde bütün gün temizlik
yapardı. Her ay başı babam, elinde bazen iki bazen tek bilezikle gelir; annemin bileğine takardı. Annemin içten
içe gönendiğini, sevindiğini görürdüm.
O akşamlar her akşamdan daha güzel
geçerdi bana göre. Babam da,1 annem
de neşeli olurlardı.
Babam eğlenceli bir adamdı. Her
durumun gülünç bir yanını bulur çıkarır, bizi kahkahalara boğardı.
Arada bir babamın dükkânına uğ-
rayıp taze ekmekle tahin yemeyi çok
severdim. Hele okul çıkışlarında karnım
zil çaldığında şeker şerbetiyle karılmış
tahinin tadına doyamazdım.
Babam bir akşam asık yüzle geldi.
Annem merakla yüzüne baktı. Bir şey
demedi. Zaten babam söylemezse o,
bir şey sormazdı. Babam, uzun süre
suskun kaldı. Pencereden, akşamın sokakları kaplayan karanlığına daldı gitti.


1Bağlaçtan sonraki virgülün kullanımı dönemsel bir farklılıktır.


 

 

 

Sonunda annem dayanamadı:
“Ne oldu Osman, bir şey mi oldu? Hiç yüzün gülmüyor.”
Babam şaşırarak baktı anneme. Sanki böyle bir soru beklemiyordu.
“İşler kötü gidiyor. Birkaç haftadır alışveriş olmuyor.” dedi.
Sonra da evdeki havayı dağıtmak ister gibi güldü:
“Boş verin, kara gün kararıp kalmaz. Bugün olmazsa yarın olur, yarın olmazsa öbür gün…”
Annem de onun umutlarına katıldı:
“Elbette. Ne yapalım? Her şey, her zaman güzel gitmez ya!”
O akşam babam yine eskisi gibi güldü, güldürdü. Öyle zamanlarda en çok benimle
ilgilenirdi. İlginç sorular sorardı bana:
“Bir kulağı sağır olan köpek neden konsere gider?”
“Kuyruğu kırık kedinin kaç bacağı vardır?”
“Annesini yitiren kaz neden aramaz?”
Ya da:
“Sarı öküzün boynuzları ne renktir?”
“Çil horozun yumurtası da çil olurmuş. Doğru mu?”
Ben, onun sorularına kıkırdarken annem de kahve pişirirdi. O zaman babamın neşesi yerine gelir, dükkândaki yorgunlukları biterdi.
O gün de geceyi umutla, neşeyle bitirdik. Ben her zaman erkenden yatarken o gün geç
kaldım. Yine de mutluydum. Babamın yüzü gülmüştü ya… Ötesinin önemi yoktu. Babam nasıl
olsa işleri yoluna koyardı.
Öyle olmadı. Babam ertesi gün de daha ertesi günlerde de yorgun, umutsuz geldi. Annem
her seferinde sesini çıkarmadan karşıladı. Sessizce yemeklerimizi yedik, odalarımıza çekildik.
Neşemiz kaçmıştı artık. Hepimiz, bir daha eski günlerdeki gibi mutlu olamayacağız, diye düşü-
nüyorduk. Öylesine umutsuzduk.
Bir akşam babamla annem ilk kez tartıştılar. Annem kırıldı. Babam küstü. Ortadaki sofra
suçlu bir çocuk gibi bekledi bizi. Ben üzüldüm. Odama çekildim. Uyumuşum. Sabahleyin evden
hepimiz birlikte çıktık. Sokaklardan hiç konuşmadan geçtik. Annemle babam, beni okuluma
bıraktılar. Sonra da çarşıya yürüdüler.
Akşam eve geldiğimde annem yoktu. Biraz sonra sesini duydum. Komşulardan geliyordu.
Onu karşılamaya çıktım. Üzgündü. Solgun görünüyordu. Hasta zannettim. Alnına dökülen saç-
larını düzeltirken kolunu gördüm. Bilezikler yoktu. (...)
Babamın işlerini annemin bilezikleri de düzeltemedi. Evdeki değerli halılar, özel dokutulmuş yörük kilimleri birer ikişer çıktı elden. Annem artık hiç konuşmuyordu. Akşamları sofraya
hepimiz zorla oturuyorduk.
Bir akşam babam eve gelmedi. Annemse pencerede asker oğlunu bekleyen kadınlar gibi
uzun süre bekledi. Tam ben odamda yatmaya hazırlanırken evin önüne bir kamyon geldi. İçinden babam indi.
“Hadi hiç durmayın, evde ne varsa kamyona yükleyelim, köye gidiyoruz.” dedi.


Annem hiç sesini çıkarmadan eşyayı toplamaya başladı. Babam getirdiği adamlara önce
buzdolabı, çamaşır makinesi gibi ağır olanları kamyona yükletti. Sonra yataklar, dolaplar, çalışma masam, koltuklar derken ev boşalıverdi. Annem ağlıyordu. Ben de arkadaşlarımızdan,
komşularımızdan ayrılıyorum diye üzgündüm.
(...)
Kamyon yürüdüğünde gözyaşlarımı tutamadım. Babamın da başını çevirdiğini, gözlerini
sildiğini gördüm. Annemse daha kamyona binmeden evi süpürürken ağlamaya başlamıştı.
Köye nasıl geldik, eşyalar nasıl indi bilmiyorum. Ertesi sabah kalktığımda odada yalnızdım.
Dışarı çıktım.
Babam toprak damın üstünde oturuyordu. Annemse ortalarda görünmüyordu. Burası babamın köyüydü, bunu biliyordum ama yine de öylesine yabancıydı ki bana... Evin içinde nereye
basacağımı, nerede duracağımı bile bilmiyordum.
“Baba, annem nerede?”
Oturduğu yerde sesime döndü. Gözleri ağlamış gibi kırmızıydı:
“Anneannenlere gitti.”
“Ne zaman gelecek?”
“Bilmiyorum. Yakında belki biz gideriz.”
“Peki, benim okulum ne olacak?”
“Ona da bir çare bulacağız.”
Okula o yıl köyde devam ettim. Ama çok sessizdim. Arkadaşlarım ne kadar oyuna çağırsalar da içimden oynamak gelmiyordu. Benim durgunluğum da babamı üzüyordu. Bunu görüyordum. Annemi soramıyordum. Evimize amcalar, dayılar, halalar gelip gidiyordu. Bense hepsini
birbirine karıştırıyordum. Kim necidir? Kim kimin nesi olur, bilemiyordum. Beni sever görünü-
yorlardı. Tarlalar, bahçeler, bağlar alınıp satılıyor ama sonuç değişmiyordu. Biz hâlâ köydeydik.
Bir gün babam avluya birtakım tahta parçalarıyla bir iki dal getirdi. Testereyi, keseri, çekici, çivi kutusunu çıkardı.
“Ne yapacaksın baba?”
“Ben de bilmiyorum. Bakalım sonunda ortaya ne çıkacak?”
Sonra da kesip biçmeye başladı. Sesimi çıkarmadan bir süre onu izledim. Sonunda arkadaşların yanına gittim. Oyunlarına girmesem de onları izlemeyi seviyordum.
(...)
Eve geldiğimde hanaya çıktım. Orta yerde üç tekerlekli bir tahta bisiklet duruyordu. Çok
heyecanlandım. Gerçek bir bisikletmiş gibi dümeninden tuttum. Tekerleklerini elledim. Pedalına dokundum. Ertesi gün sokaklarda ne güzel sürerdim kim bilir?
Babamı arandım. Yoktu. Sanki kendi yerine bisikleti bırakıp o da çekip gitmişti. Öyle sandım.
Bisikleti yattığım odaya götürdüm. Yatağımın başucuna koydum. Yatağıma uzandım. Bir
şey yememiştim ama açlık duymuyordum. Uyumuş kalmışım.

Gece başucumda konuşmalar duydum. Bir el saçlarımı okşuyor, beni kokluyordu. Birden
onun kokusunu, annemin kokusunu yüreğimde duydum. Gözlerimi açtım. Bana gülümseyen
yüzüyle babam duruyordu karşımda. Düş kırıklığına uğradım ama yine de boynuna sarıldım.
Sormadan edemedim:
“Annem ne zaman gelecek baba? Biz anneme ne zaman gideceğiz?”
O, beni öperken yanaklarım ıslandı.
“Bilmiyorum, belki de çok kısa zamanda gelir annen.”
Neler olduğunu bilmiyordum ama ben annemi bekliyordum.
O akşam babamla birlikte gece yarısına doğru sıcak bir çorba içtik. Ertesi sabah başucumda beni bekleyen tahta bisikleti kucaklayıp hanaya çıktığımda annemle babamı konuşurken
gördüm. Düş mü görüyorum diye etimi çimdikledim. Bisikleti bir yana fırlatıp anneme sarıldı-
ğımda babam pedalı kırılan bisikleti onarmaya başlamıştı.
Tahta bisiklete hiç binemedim. Çünkü her binişimde pedalı kopuyordu. Ama olsun. O, babamın benim için sevgiyle yaptığı bisikletti. Çarşılarda satılan pırıl pırıl bisikletlerde sevgi var
mıydı?
(...)
“Tahta bisikletin canı var mıydı?”
“Kayısı ağacı şeftaliye ne demiş?”
Bu soruların yanıtını babam da bilmiyordu ama beni dü-
şündürüyordu. Ben de bol bol yanıt buluyordum.
Bakalım sen de bu sorulara kendine göre yanıtlar bulacak mısın?
İşte böyle İlker’im. Benim tahta
bisikletim öyle sanırım o köylerde hiç
yapılmamış bir bisikletti. O, bana babamın sessiz ama derin sevgisini söyledi
durdu bunca yıl. Ne zaman bir bisiklet
görsem babamın bana yaptığı o garip
ama sevginin simgesi tahta bisikleti
anımsarım.
Gözlerinden öperim canım oğlum.


Annen

(Kısaltılmıştır.)

Metnin Etkinlik cevapları...




 Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece dersturkce.com'a aittir. Sitemizde yer alan dosya ve içeriklerin telif hakları dosya ve içerik gönderenlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Telif hakkına sahip olan dosyaları lütfen iletişim bölümünden bize bildiriniz. Dosya 72 saat içerisinde siteden kaldırılır.Telif Hakkı Hakkında|Editör, ziyaretçi ya da üyelerimiz tarafından eklenen hiç bir içerikten dersturkce.com sorumlu değildir.İLETİŞİM:dersturkcem@gmail.com
Sitemiz hiçbir şekilde kar amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.