8. sınıfların keyifle okuduğu kitaplardan birisi. Lise için de uygundur.

ON KÜÇÜK ZENCİ (AGATHA CHRİSTİE)

Wargrave (Yaşlı bir yargıç), Vera (Genç bir öğretmen), Lombard (Ordudan ayrılmış bir yüzbaşı), Emily Brent (İhtiyar bir kadın), General Mc Arthur, Doktor Armstrong, Tony Marston, Blore (Eski bir polis müfettişi), Uşak Rogers ve karısı. İşte romana konu olan kişiler bunlar fakat romana adını veren ise bir şiir. Birbirini hiç tanımayan bu insanlar düzmece mektuplarlarla bir ıssız adaya davet edilir. Bu ada zengin bir kişiye aittir. Bu kişinin adı Nancy Owen’dir. Bu kişileri oraya davet edense aracı kişiler olmuştur. Bu aracı kişiler ise adaya davet edilenlerin yakınları ya da bir dönem tanıdığı kişilerdir ya da şöyle demek daha doğru olacak: Kendileri böyle olduğunu düşünmektedir. Birbirini hiç tanımayan on kişinin ortak bir özelliği vardır. Bu ortak özellik adaya geldikleri ilk akşam ortaya çıkacaktır. Bu arada on küçük zenci şiiri ve evde bulunan on küçük zenci biblosu da olayın önemli parçaları olarak karşımıza çıkacaktır. Misafirler için en karanlık noktalardan birisi ev sahibinin ortalıklarda görünmemesidir. Bu düşüncelerle bir araya gelen misafirler evin salonunda otururken yan odadan bir ses duyulur, bu ses gramofondan gelmektedir. Bu ses, yan odada bulunan 10 kişinin daha önce işledikleri suçlar üzerinedir. Misafirlerin bir bölümü buna anlam veremese de herkes anlatılanlarla ilgili suçsuz olduğunu düşünmektedir. O akşamdan sonra hiç beklenmedik bir biçimde genç serüvenci Marston, evin salonunda diğer misafirlerle sohbet ederken bardağındaki içecekten bir yudum alır ve adeta boğulurcasına yere düşer ve kıvranarak ölür. Doktor Armstrong, hemen oracıkta bardağı kontrol eder ve ufak bir analiz sonucunda bardakta siyanür olduğunu tespit eder. İşin ilginç yönü bu ölümün şiirin ilk iki dizesine uygun olarak gerçekleşmiş olmasıdır. *On küçük zenci yemeğe gitti. / Birinin lokması boğazına tıkandı, kaldı dokuz.* Bu arada evdeki on biblodan birisi de kaybolur ve dokuz biblo kalır. Devamını kitaptan okuyunuz.